Hüseyin Kıran (1965)
Hiç Söylenmemiş Olana
ey bedenime sürtünen soğuk, beni buğula tenimdeki hayvanı boğ, aklımı öv ve kutsa ruhumu biç, biçim ver ona hatalarımı arkala, bana arsızlık bağışla durgunluğumu boz, gövdemi döv ve sula durmazsan kalbim patlayacak, durma gökyüzümün gürültüsü artıyor, sus de bana önle beni ve parçala, ama bırak patlasın yürüt beni ve durdur ve bırak patlasın patlasın gövdemdeki platin patlayacaksa
ah bu özenli buğu, beni sakla görülmenin vahşetinden kurtar beni azalayım biraz ve sahileyim, beni buda bu kollar fazla bana, bu bacaklar çok tenimi soy, kaburgalarımı say, beni bağışla hayvanları, onları anlamamı bağışla korkuları koktuğum, sesleri duyduğum ısırdığım, yuttuğum her şey için durduramadığım kendim için bağışla kopar kaşlarımı, dirimi dışıma sür köşelerim azaltılmalı bir bir
içimi ölç ve bil, ben bir başkayım kuşlarla uçuyorum, insanlarla ayaktayım kan götürür gövdemi ben bir başkayım aklım akışkan, bölgelerim bellidir kendimden al beni, ben bir vahşiyim çürütücü çünkü bir şeyler besliyorum içimde bu kabuk ve kabuğun altındaki çığlık söylenmemiş bir şeyi söylemenin peşinde
(Yaratım, 5)
Eski İnsan Türküsü
oturup kalmışız bir duvarın dibinde tepemizde karanlık aklımızda domates fideleri ahdımız vatan için ölmek açlık açlık belki belki açlık adı konulmadık bir durgunluk durgunluk içimiz her yer karanlık karanlık içimiz demek ki umuttur demek yine çadırlar tozlu yollar değişmezdir çukurova kalçaları süslü gerdanı salınası ateş gibi bir gelin kız nasırlı elleri beyaz pazen donlarıyla pamuk tarlaları cennet cehennem sıtma yüksek ateş çeyizlik iplik sırmalı yelek sarı altın topulu tarla yoğun kanama
sarma tütün traktör ve mazot potası bol tarla umut umut belki yine çukurova yolları belki yine vatana ihanet ihanet bildiğince yürüsün dağlara ovalara bazen ülkelere en çok en çok tarlana en çok kadınına inkâr edilmez hükmettin yine de soyun çürük yanlarını yarına kalan sadece sen
dik duruşun yok oluşun sarı dişlerinle gülümse evet hatırla emri kutsaldır ki bahçeni ve kadınını gülümset ekicisin dikicisin bazen tarlacısın yine de hep hükmettin buydu yazgın hükmolundun ve hükmettin boynu büküktün durgunluktan başı diktin yorgunluk yine de yeniseyde kutlu ganjda ırmaklarda akan sen tüm yatakları dolduran dipten dibe akan sen iyi çirkin çok değişmez ve tükenmez sen adı sadece evet sadece adı insan olan sen umudun çocuksu adı toprağın türküsü kadının
(İzlek, 16-17)
|